29 Mayıs 2013 Çarşamba

Siyasi propaganda

Propaganda nedir?

propaganda
Başka insanların kabul etmesi ve beğenmesi istenen şeyin övülerek takdimi. Bu şey siyasi bir fikir, ideolojik bir görüş, bir inanç veya ekonomik bir olay olabildiği gibi kültürel, turistik ve sportif birşey de olabilir. Propaganda bir doktrini yaymak, hedef millet veya kitleyi fikren kazanmak, karşı tarafın zihin ve psikolojisini arzu edilen tesire tabi kılmak için, teşkilatlı ve devamlı bir surette telkinlerde bulunmak ve faaliyet göstermektir. Daha kısa bir tarifle; propaganda bir fikrin, her çeşit vasıtadan istifade etmek suretiyle, hedef kitleye telkin edilmesidir

propaganda

Tarihteki en ünlü propaganda posterlerinden biri:
ABD Ordusu asker toplamaya çalışıyor 

Propagandanın tarihçesi

Propaganda aile ve cemiyet hayatının teşekkülü ile başlamış, gittikçe gelişerek bugün amansız bir silah halini almıştır. Milattan önce 5. asırda yaşamış meşhur Çin düşünürü Su-Tzu Harbin
Kitabı adlı eserinde, ani ve şaşırtıcı hareketler ve gürültülerle düşmanın savaş azminin kırılması usulleri üzerinde ehemmiyetle durmuş; aynı zamanda sevilen ve itimad edilen siyasi ve askeri liderler hakkında hiyanet ve sahtekarlık şayialarının yayılması, düşman karşısında bulunan kuvvetlerin ezici üstünlüğü hakkında haberler gönderilmesinin de manevi ve yıkıcı tesirlerini belirtmiştir.
Hannibal, Roma üzerine yürürken, Attila ve Cengiz akınlarına başlarken, her defasında kuvvetlerinin ezici üstünlüğü ve dayanılmazlığı hakkında şayialar çıkartarak harekata başlamışlar, karşılarına çıkan kuvvetleri korku ve dehşet içerisinde bırakarak mukavemet azimlerini kırmışlardır. Osmanlı orduları zaptettikleri yerlerde, daima adalet ve şahsi hürriyete yer verdiklerinden komşularındaki adaletsizlik ve müsamahasızlıklardan faydalanarak, onların azimlerini önceden kırmış ve bu hal muvaffakiyetlerini kolaylaştırmıştır. On yedinci asırda, Katolik itikatları dışında Lüther tarafından meydana getirilen Protestanlık mezhebinin fazla taraftar toplaması, rönesans hareketinin bellibaşlı bir cereyan halinde belirmesi, papalığın nüfuzu üzerine tesirini arttırmağa başlamış, buna karşılık Papa XV. Greguar tarafından "Congregation de Propagandistes" adı verilen kardinaller meclisi toplantıya çağrılmış, bu meclise Katolik itikatlarını üstün tutmak için yeni mezhep ve cereyanlarla mücadele (propaganda) vazifesi verilmişti. İşte propaganda kelimesi terim olarak buradan doğmuştur. Kelimenin kökü Latince "yayılması gereken şey" manasına gelen propagodan çıkarılmıştır.

Propagandanın Çeşitleri

1. Siyasi propaganda: 

Bir devletin dünya devletleri arasındaki yerini belirtmek, güvenli bir hayata hazırlayarak, gelecek nesillerin huzur içinde yaşamalarını sağlamak için, harbe başvurmadan aldığı tedbirlerin hepsine birden siyasi propaganda denir.
askeri propaganda

2. Askeri propaganda: 

Mevzuu daha çok askeri olan bu propaganda şekli, düşman halkına, silahlı kuvvetlerine ve işgal altında bulunan yerlerdeki dost unsurlara hitap eder. Mekan bakımından şu kısımlara ayrılır:
a) Stratejik askeri propaganda: Daha ziyade cephe gerisine ve uzun vadeli işlere yöneliktir. Düşman halkı ile hükümetinin arasını açacak, onu isyana teşvik edecek, kanun ve emirlere karşı getirecek şekilde tahriklerde bulunur. İş yerlerindeki sivil halkı, işçileri verimsiz çalışmaya teşvik eder. Bu suretle düşmanın harp gücünü yok etmeğe çalışır. Yeraltı mukavemet unsurları ile beşinci kol mensuplarını manen ve maddeten destekler. Halkın ruhunda panik ve korku hislerini kökleştirerek, onu göçe ve karışıklığa teşvik eder.
b) Taktik askeri propaganda: Daha ziyade ileri bölgelerde muharebe harekatını desteklemek üzere yapılan ve belirli gruplara yöneltilen propaganda şeklidir.
Bütün bu çalışmalarda, kötü durumlara müdahale etmek üzere bulunan askeri direnişlerinin kırılmasına; silah ve vazifelerini terk etmelerine; nefislerini korumalarına; çoluk ve çocuklarına karşı hasretlerini arttırmak için, his ve içgüdülerini kamçılamaya gayret edilir.
c) İdari propaganda: Bu propaganda şekli, kıt’alarımızın işgal ettiği topraklardaki düşman halkına hitap ederek ve onları belirli istikametlere yönelterek idarelerini kolaylaştırmaya yarar. Daha ziyade talimat, emirler ve gözdağı şeklinde neşriyat, beyanat ve ilanlarla yapılır. Yasaklar, cezalar, mükellefiyet (bir işi yapmaktan kaçınılamama) ve rüçhaniyetle (üstünlükle) kendi başarılarımız hakkında bilgi verir. Silah ve gıda maddelerinin teslim tarzı, amme hizmetlerinin cereyan şekli, harap olan lüzumlu ve acil tesislerin tamiri, yasak bölgeler hakkında halkı aydınlatır.

Propagandanın hedefi ve tesiri

Propaganda, belli bir kitleye, bir memlekete veya bütün dünyaya hitap edebilir. Bu husus propagandanın mevzuu veya maksadına bağlıdır. Zaman ve zemine uygun olarak, herhangi bir mevzu üzerinde esaslı tertiplenmiş olan propaganda, çok tesirli olmalı, aksi halde verimsiz olur. Aynı mevzu üzerine yapılan propagandanın metin ve ifade tarzı, hitap ettiği kitleye göre değişir. Bir zümreye methettiği bir hususu, diğer bir zümreye kötüleyebilir. Bu bakımdan propaganda çok yüzlüdür. Muhatabına göre fikir ve dil kullanır. Propagandaya kapılıp kalmamak, muhatap olanların inancına, kültürüne, zekasına ve şuuruna bağlıdır.
Kaynak: http://propaganda.nedir.com/#ixzz2Ufu6x4d7

 propaganda sırasında kullanılan özel telkinler

1.Kalıplaşmış İmajların Kullanışı
İnsanları kategoriler içine sokmak doğal bir eğilimdir; herhangi bir kategori içinde düşünen bu tanımlama yerleştiğinde gerçek durum hatırlanmaz olur.
2.İsimleri Bir Başka Lakapla Değiştirme
Propagandacı muhataplarını etkilemek için genellikle lehte ya da aleyhte olan deyimler kullanılır; bu deyimler duygusal çağrışımlara sahiptir. Bundan dolayı ‘Komünist’ ya da ‘Rus’ yerine ‘Kızıl’, sendika liderleri için ‘sendika patronları’ kullanılır.
3.Seçme
Propagandacı karmaşık gerçekler yığınından yalnızca amacına uygunluk arzedenleri seçer.
4. Tümüyle Yalan
Birinci Dünya Savaşı sırasındaki hammadde olarak insan kullanan sabun fabrikaları hikayelerinden Hitlercilerin büyük yalan tavsiyelerine kadar yalan, propagandacıların her zaman sermayelerinin bir parçası olmuştur.
5.Tekrar
Propagandacı, ifadelerini yeterince tekrarladığı takdirde zaman içinde muhataplarınca kabul edileceğinden emindir. Bu tekniğin bir değişik şekli sloganların ve anahtar kelimelerin kullanılmasıdır. Örneğin; ‘Herkese Adil Pay’
6.İddia
Propagandacı nadiren tartışır. Tezi lehine iddialar ileri sürme konusundaysa cesurdur.
7. Düşmanın Tanımlanması
Propagandacı, yalnızca bazı şeyler lehine değil, ama aynı zamanda bazı gerçek ya da mutasavver düşmanlar aleyhine de olan bir mesaj ileri sürmesi halinde düşmanın tanımlanması faydalıdır.
8. Otoritenin Teyidine Sığınma
Otoriteye sığınma telkinin tabiatında vardır. Kendisine sığınılan otorite, tanınmış bir politik kişiliğe bağlı olarak dini otorite olabilir.
Kaynak:http://akademyakultur.blogspot.com/2010/08/siyasal-propaganda.html

Propaganda Teknikleri Nelerdir? 


Gazetede okuduğunuz bir haberin gerçek mi yoksa propaganda mı olduğunu nasıl anlarsınız?  Gerçek değil, propaganda olduğunu ele veren ipuçları nelerdir?
Mesela  gazetelerde görmeye  alışık olduğumuz bir haber türü var: Türkiye’ye gelen yabancılar İstanbul Boğazı’na aşık olurlar, rakı ve balığa bayılırlar, Türk erkeklerini çok yakışıklı, Türk kadınlarını çok güzel bulurlar.
Bunlar bizi etkiler, gururumuzu okşar, bir de bu sözleri söyleyen yabancı, ünlü biriyse daha çok sevindirir.
Her Türk bu haberleri okuyarak büyür. Bugün Türkiye nüfusunun ezici çoğunluğu gerçekten yabancıların Türkiye’ye hayran olduğu gibi bir fikre sahiptir.
Peki sizce gerçekten Türkiye'ye gelen her yabancı böyle mi düşünür? Sizce bu haberlerin hepsi doğru olabilir mi?
İşin aslı nedir?
İşin aslı, bu haberlerin çoğunun yabancılara "zorla" söyletilenlerden oluştuğudur. Bunlar, “İstanbul Boğaz’ı güzel mi?", "Yediğiniz balık lezzetli miydi?", "Türk erkeklerini nasıl buldunuz?" gibi sorulara yabancıların verdikleri nazik cevaplardan gazetecilerin yaptıkları abartılı haberlerdir.
Bunlar bizim kendimizi yabancılara beğendirme arzumuzu tatmin eder. Okuduğumuzda kendimizi iyi hissederiz. Gazeteciler de bunu çok iyi bildiklerinden Türkiye'ye gelen her ünlüye benzer soruları sorup benzer haberler üretirler.
Aslında bu sorular ve cevaplar  haber bile değildirler. Bunlar bizim zihnimizde "Güçlü Türk, Güçlü Türkiye" kavramlarını oluşturmak için yapılan propagandadır. Bu propagandanın amacı, topluma özgüven aşılamaktır. Çetin Altan'ın dediği gibi "Türk'e Türk propagandası yapmak"tır.
Farkında olsak da olmasak da her gün bize propaganda yapılıyor. Sadece siyasi yönünü düşünmeyin. Propagandanın birçok çeşidi var. Ayrıca her biri Türk’e Türk propagandası yapmak kadar da masum olmayabilir. Propagandanın beyazı olduğu gibi karası da vardır.
"Kara propaganda, yalan, yanlış ve abartılı bilgiler kullanarak duyguları istismar ederek kitlelerin bir çıkar grubunun arzu ettiği gibi düşünmesini ve davranmasını sağlayacak iletişim faaliyetleri yapmaktır.” (Magedah Shabo, Techniques of propaganda and persuasion)
Bush yönetiminin Irak Savaşı öncesinde Saddam Hüseyin'in kimyasal silah ürettiği ve bütün dünyayı tehdit ettiği fikrini yayması, daha sonra herkesin anladığı gibi aslı olmayan bir kara propagandadır.
Nazilerin iktidarı ele geçirmesinin ardından, 1933'te, Hitler’in Joseph Goebbels'in başkanlığında “Kamuoyu Aydınlanma ve Propaganda Devlet Bakanlığı’nı" kurması da tarihteki en büyük ve en ölümcül propaganda çalışmalarından birine örnektir. Bu bakanlığın amacı, Nazi fikirlerini sanat, müzik, tiyatro, film, kitap ve basın aracılığıyla kitlelerin kabullenmesini sağlamaktı. Otoriter bir rejimde, özür tartışmanın olmadığı bir ortamda bu yöntem maalesef amacına fazlasıyla ulaştı ve tarihte eşi benzeri görülmemiş bir zulüm yaşanarak altı milyon masun insanın ölümüyle sonuçlandı.
ABD ve Sovyetler Birliği’nin Soğuk Savaş sırasında-karşılıklı-  filmlerle, televizyon ve radyo programlarıyla kendi halklarını, karşı tarafı ve Üçüncü Dünya ülkelerini de etkilemeleri tarihteki en meşhur propaganda savaşları arasında yer alır. Bu dönemde George Orwell’in Hayvan Çiftliği (Animal Farm) ve 1984isimli romanları açık olarak propaganda amaçlı kullanılmıştır.  CIA 1950'lerde Hayvan Çiftliği’nin orijinal hikâyesinden hareketle, kendi amaçlarına uygun küçük farklılıkları olan bir çizgi film versiyonunun yapılmasını bile gizlice desteklemiştir.


Sadece siyasi partiler değil, farklı çıkar grupları da bu yolla kendi fikirlerini benimsetmeye çalışır. Propagandacı, kitlelerin hoşça vakit geçirmek için izlediği sinema filmleri, televizyon programları, tiyatrolar ve romanlar gibi popüler kültür ürünlerini, kendi fikrini benimsetmek için ustaca kullanır.
Her ülkede çeşitli çıkar gurupları kendi görüşlerini yaymak için bunu yapar.
Peki bir çıkar grubunun bize propaganda yapıp yapmadığını nasıl anlayacağız?
Bunu anlamamız için  tekniklerinin neler olduğunu bilmemiz gerekir.

Propaganda Teknikleri
1. İsim takmak. Propagandacı, karalamak istediği kişiye ya da gruba kötü isimler takar. Düşmanı bir “yılan” ya da “örümcek" gibi isimlerle anmak propagandacının çok kullandığı bir tekniktir. Eğer bir kişiye ya da bir gruba çirkin isimler takılmışsa size propaganda yapıldığını fark edebilirsiniz. Siyasetçiler de bu tekniği kullanırlar, rakiplerine küçük düşürücü sıfatlar takarak kitlelerin duygularıyla oynarlar.
2. Propagandacı objektif kanıtlar kullanmak yerine “genellemeler” yapar. “Vatan”, “millet”, “şeref”, “ahlak” gibi kimsenin kolay kolay itiraz edemeyeceği kavramlar kullanır. Kendi düşüncelerini bu kavramların içine gizleyerek yaymaya çalışır. Eğer bir siyasetçi bu kavramları kullanarak konuşuyorsa size propaganda yapıyor demektir.
3. Propagandacı simgeler kullanır. Eğer bize mesaj vermek isteyenler bayrak ya da dini kitap gibi hepimizin ortak değerlerini kullanıyorlarsa propaganda yapıyorlar demektir. Bizim duyarlılıklarımızı kullanıyorlardır.
4. Propagandacı kendi fikirlerini yayarken toplumun beğenisini ve saygısını kazanmış ünlüleri kullanır. Geniş kitleler ünlülerin söylediklerine daha duyarlı olurlar ve onların dile getirdiklerine inanma eğilimi içinde olurlar. Eğer bir ünlü, toplumsal ya da siyasi bir mesaj veriyorsa büyük ihtimalle propaganda yapıyor demektir.
5. Propagandacı sıradan inşaların başına gelmiş olayları “örnek olay” olarak anlatır. Aslında her biri birer istisna olacak kadar az rastlanan olayların tahminimizden daha yaygın olduğunu kanıtlamak ister. Bizim henüz çevremizde görmediğimiz bu olayların, biz farkında olmadan çok yayılmış olduğunu söyleyerek bizi korkutur.
6. Bazı verileri abartır ya da çarpıtır, bizim bilgimiz olmayan rakamları bizim endişe duyacağımız şekle sokar. Eğer birisi size bilginiz olmayan konularda çok abartılı rakamlar veriyorsa büyük ihtimalle  propaganda yapıyor demektir.
7. Propagandacı hiçbir kanıt göstermeden kendi fikrinin büyük çoğunluk tarafından benimsendiğini iddia eder. Propagandacı hepimizin içindeki “sürü psikolojisine” hitap ederek bizim de herkes gibi düşünmemizi ister. Eğer birisi size “herkesin” benzer düşüncede olduğunu iddia ederse bilin ki size propaganda yapıyordur.
8. Propagandacı çok güçlü ve abartılı ifadeler kullanır. Bunlar hiçbir kanıtı olmayan klişe laflardır; ama çok sık söylendiğinde insanların belleklerine kazınır ve etkisi yüksek olur. “Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur.” söylemi böyle bir genellemedir. Eğer birisi size buna benzer ifadelerle konuşuyorsa bilin ki propaganda yapıyordur.
9. Propagandacı kendi fikrini anlatırken kutuplaşma yaratır. Olayları, insanları ve fikirleri siyah-beyaz uçlarda anlatır. Propagandacının dilinde gri renk yoktur. Sizi de bir kutbu seçmeye zorlar. Eğer sizin “ya hep ya hiç” şeklinde bir seçim yapmanız isteniyorsa bilin ki size propaganda yapılıyordur.
10. Propagandacı dost ve düşman yaratır. Sizin de derhal seçiminizi dosttan yana yapmanızı ister. Seçim yapmakta zorlanıyorsanız düşmandan yana olduğunuz gibi bir sonuç çıkarmaya çalışır. Eğer siz buna benzer bir seçim yapmaya itiliyorsanız bilin ki size propaganda yapılıyordur.
propaganda
Propaganda zihinlere “yeni fikirler ve inançlar ekmek” için kullanılır. Bir markanın reklamlarında da aynı teknikler kullanılır; ama reklamla propagandanın temel farkı reklamı izlerken bize reklam yapıldığının bilincinde olmamızdır.  Yapan da izleyen de reklamın amacını bilir.  İzleyen isterse inanır istemezse inanmaz. Reklamda da  propaganda teknikleri kullanılır,  duygulara hitap edilir; ama reklam yalan üzerine inşa edilmez.
Propagandaya ve özellikle kara propagandaya karşı hepimizin uyanık olması gerektiğini düşünüyorum. Kara propaganda yapanlar bizim özgür seçimimizi engelleyip korkularımızı, endişelerimizi pompalayarak sağlıklı karar vermemizi engellemek istiyorlar. Toplum içinde düşmanlık yaratan kara propagandanın hepimize zarar verdiğini düşünüyorum.
Seçimler öncesi her parti yukarıda saydığım bütün propaganda tekniklerini kullanıyor. Siyasetçiler siyah-beyaz bir kutuplaşma yaratarak bizim "düşmana" karşı bir seçim yapmamızı istiyorlar.
Maalesef bu kutuplaşma ortamında siyasi propagandanın rengi kararıyor. İnsanların içindeki kötü duyguları ortaya çıkaran siyasi kampanyalar neredeyse psikolojik bir savaşa dönüşüyor.
Ama propagandanın rengi her zaman kara değildir. Propaganda iyi amaçlar için de kullanılabilir. Barış, hoşgörü, kardeşlik ya da sağlıklı yaşam gibi konularda da propaganda yapılabilir.
Beyaz propagandanın teknikleri de kara propagandanın teknikleriyle aynıdır, iyi bir amaca hizmet edecek beyaz bir propagandanın hiçbir yanıltıcı bilgi içermeden kurgulanması mümkündür.
Kaynak:http://www.temelaksoy.com/yazilar/reklam-ve-iletisim/Propaganda-Teknikleri-Nelerdir.aspx

SİYASAL PROPAGANDA

Onaltıncı ve onyedinci yüzyıllar İngiltere’sinde hem Endüstri Devrimi hem de arazi çevirmelerine zenginler sebep olmuşlardı.
Şöyle olduğu görülüyor:
a-)Tüm kitle hareketleri bağlılarını aynı tip insanlar arasından bulur alırlar ve aynı tip kafalara hitap ederler;
b-)Bu tür hareketler genellikle birbirinin rakibidir, birisinin taraftar kazanmış oluşu diğeri için bir kayıptır;
c-)Tüm kitle hareketleri birbiriyle değiştirilebilir, ve birisi kendisini kolaylıkla diğerine dönüştürebilir. Dini bir hareket toplumsal bir devrim ya da milli bir harekete dönüşebilir.
Naziler, Fransa’daki devrimciler, Rus ve Çin Komünistleri dine karşıydılar, ya da mevcut bulunan asıl dini kendilerininki ile değiştirmeye teşebbüs etmişlerdir. Naziler ve Komünistler kendi velilerini, kendi merasimlerini, resmi kitap ve sansür kategorilerini, davranış düsturlarını, ilahi ve şarkılarını meydana getirdiler. Fransız devrimi tüm ülke boyunca sunakları “bir vatandaş doğar, yaşar ve vatan için ölür” kitabesiyle kurulan yeni bir din ortaya koyar. Rus Komünistleri durumların değişmesine göre kendi dini kitaplarını yeniden yorumlamışlar, ve hatta, her bir kaç yılda tarihi yeniden yazmışlardır. Fizik ve zihin olarak sağlıklı olan bir kişi problem başlatamaz.
Devrimci liderler şu kategorilere mensupturlar: Toplumda kabul görmemiş olanlar, azınlıklar, toplumsal uyumsuzlar, akli dengesizler, iktidar arayıcıları, kıskanç aşağı-orta sınıf, gayrı memnun eski askerler ve kendilerine olan inançlarını kaybetmiş olan benciller. Bu tür kişiler özgürlük adına konuşuyor olabilirler; onları motive eden asıl şeyse Erich Fromm’un tanımlamış olduğu gibi ‘özgürlük korkusu’dur.
Hitler, Napolyon ve kendisini hep Asyalı olarak tanımlamış olan Stalin yönetmek üzere gelmiş oldukları ülkelerin dışından kişilerdir. Bunların çoğu yapı olarak ufak tefektir ve çoğu yoksul sayılabilecek ailelerdendir. Tüm bunların da üstünde olarak bunların hiç birisi profesyonel politikacı değildi; devrimci için siyasal tecrübe bir handikaptır.
Psyopathology ana Politics isimli eserinde Harold Lasswell’in belirttiği gibi:
“Umuma ilişkin faaliyetlerin mahrem temelini keşfettiğimizde klasik ‘politik motivasyon’ tasavvurumuzun insan hayatının çeşitli oluş gerçekliğinden tuhaf bir şekilde uzak düştüğünü görürüz.”Rousseau’nun paranoyak olduğunu, Napolyon’un cinsel organlarının kısmen körelmiş olduğunu, Alexander, Caesar ve Blücher’in alkolik olduklarını, Calvin’in egzema, migren ve böbrek taşı ağrılarından muzdarip olduklarını, Bismarck’ın histerik, Lincoln’un kasvetli olduğunu ve Marat’ın da mafsal iltihabı, şeker hastalığı ve egzamayla dertli olduğunu bilmek yeterli değildir.
“Herhangi bir açık işi “kusurlu” kılan ana faktör failin diğer kişileri dikkate almaksızın davranma hakkı iddiasıdır. O bunu hırsızlıkla ya da öldürme yoluyla yapabilir, ya cezasını çeker ya da toplumsal model içinde belli sınırlar içinde iddiasını tartışılamaz yapma imkanı veren bir yer bulabilir. Bu tür kabul edilmiş ya da kabul edilebilir kusurluluk için fırsatlar neredeyse tamamen iktidar(güç) modeli içerisinde bulunur.”
Açık bir şekilde, Nazi dönemi boyunca Almanya’yı yönetmiş olan kişiler politikaya kendi kişisel özellikleriyle girmişlerdir; gerçekten, zayıflığı kendisini topluma empoze etmeye götüren Hitler yukarıda sözü edilen tüm niteliklere sahiptir. Alman değil bir Avusturyalıydı, işçi sınıfı kökenli değildi ama mütevazi bir ailedendi, öfkesi burnunun ucunda bir askerdi, histerik ve paranoyak ve ayrıca başarılı olamamış bir sanatçıydı.
Hasta bir grup hasta bir lider seçer.
Hitler, Alman halkının gerçekten ne hissettiği konusunda sezgisel bir anlayışla Komünistlerden daha başarılı olmuştur, bundan dolayı da propaganda örgütü vasıtasıyla onlara duymak istedikleri şeyleri söyleyebilmiştir.
Stıesemann Almanlar hakkında şöyle söyler: “Onlar yalnızca günlük yiyecekleri için dua etmezler, günlük hayalleri içinde dua ederler.”
Hayal kırıklığına uğramış kişiler acı çekmek ve kendilerini davaya feda etmek isterler. Hayal kırıklığına uğramış kişiler doğal saf dilliklerinden başka aldatılmış olmaktan hoşlanırlar. Sonuç olarak, hayal kırıklığı içindeki kişiler nefret etme ihtiyacı içindedir çünkü nefret, başkalarıyla paylaşıldığında tüm birleştirici duyguların en güçlüsüdür.
Öfke dejenerasyon(ki kendinden nefret etmedir.) için büyük çözücüdür. Herman Rauschning’in belirtmiş olduğu gibi; “Yürüme kişinin yürüyüşlerini değiştirir. Yürüme düşünceyi öldürür. Yürüme kişiliği sona erdirir.”
Faşizm milletin gücünü yüceltir, milletin büyüklüğünü göstermek için tarih ders kitaplarını yeniden yazar ve milli olarak kabul edilen insan tipinin üstünlüğünü göstermek için bilimi saçmalığın akıl almaz bir fandangosu(hareketli bir İspanyol dansı) olarak yeniden modellendirir; sayılamaz ölçüde düşman sahibidir ve birçok şeye karşıdır, ancak, somut biçimde hiçbirşey içindir.
“Almanlar gayretli bir biçimde itaatkardır. Dünyadaki en az felsefi şey olan güce saygı ve bu saygıyı hayranlığa dönüştüren korkuyu açıklamak için felsefi akıl yürütmeler kullanılır.”
Faşizm milliyetçidir, Komünizm uluslararasıdır. Faşizm ihraç edilmek için değildir, Komünizm ihraç edilmek içindir. Faşizm kendisine sahip bir doktrine sahip değildir; Komünizmse böyle bir doktrine sahiptir. Faşizmin açık niyetleri ilk dönemlerin politika ve ahlak filozoflarının savunduğu doğrulara karşı işlerken, Komünizmin açık niyetleri herhangi makul bir kişiye hitap edebiliyorlardı. Ateizm komünizmin açıkça ifade edilmiş olan dogmasıdır.
“Kan”, “toprak”, “ruh”, “millet” kelimelerini vücutta dolaşan sıvıdan, bilinen anlamıyla topraktan, ilahiyatta kullanılan bir kavramdan ve halktan başka bir şeyleri kastedenler basiretli kişiler tarafından nihai olarak Hitler’in “Blut und Boden”, “das Volk” ve ebedi Alman “die Seele” yönüne götüren eğilimlere sahip kişiler olarak görülürler. Onlara özgü olmamakla birlikte “izm” ekini kullanmaya Komünistler çok düşkündür.
Komünistlerin yönettiği ‘halk cephesine katılmaya hazır olmuş bir kişi’ ilericidir; böyle bir katılmaya hazır olmayan kişi ise ‘reaksiyoner’dir. Benzer şekilde; özgürlük de Komünist bir toplumda yaşamaktır. Çünkü; Komünist olmayan toplumlarda yalnızca yönetici sınıf özgürdür; ezilmiş ve sömürülmüş kitlelerin oluşturduğu geri kalan kısım yönetici sınıfın aldattıkları ve hizmetkarlarıdır.
Novy Mir isimli edebiyat dergisindeki hatıralarının en son bölümünde İlya Ehrenburg tarafından “...Tanıdığım çevre içinde yarının ne getireceğini hiç kimse bilmez, ve geceleri tüm ev asansörün sesini dinlemeye durur” şeklinde güzel bir biçimde tanımlanmış olan gece yarısı kapısına vurulma korkusu kalkmış olabilir.
Kaynak: akademyakultur.blogspot.com/2010/08/siyasal-propaganda.html

Medya planlaması


Medya planlaması; reklamcının mesajını hedeflediği kişilere ulaştırmak üzere medyanın ne şekilde kullanılması gerektiğinin belirlenme sürecidir. Bu süreç bir plan üzerine toplanmıştır ve biz bu plana Medya Planı deriz. Bir medya planı oluşturulurken öncelikle pazarlama ve reklam amaçları planlanır, daha sonra bu amaçları gerçekleştirmek için medyanın bize en iyi nasıl yardımcı olacağı belirlenir.


Her reklamın ulaşmak istediği “hedef kitle” olarak adlandırılan belirli özelliklere sahip gruplar vardır. Medya planlamacıların görevi, medyanın farklı planlarını bir araya getirerek, reklam mesajının hedef kitleyle nerede, ne zaman ve ne frekansta karşılaşacağını belirlemektir. Eğer mesajımız hedef kitle tarafından okunmamış, duyulmamış veya izlenmemiş ise reklamımızın başarılı ve etkin olması mümkün değildir. Ancak medya alternatiflerinin sayısı gün geçtikçe artmaktadır. Dolayısıyla bu durum medya planlamacıların işlerini karmaşık bir hale getirmektedir. Hatta sadece medya araçlarının sayısı değil, aynı zamanda geleneksel dediğimiz klasik medya araçlarına yeni medyaların eklenmesi de planlamacıların rolünü ağırlaştırmaktadır. (Burada medya aracı olarak kastedilen bir dergi veya gazete çeşidi, bir televizyon programı veya bir radyo istasyonudur. Ancak reklam sektöründe gazete, dergi, televizyon, internet gibi reklam taşıyıcılara “medya”, hatta birçok durumda da medya yerine sektör ağzı olarak “mecra” ifadesi kullanılır.)


Medya planlamasının amacı; sistemli bir medya analizi ve medya planlaması çerçevesinde, reklam mesajının istenilen hedef kitleye mümkün olduğunca etkin bir şekilde ulaşmasını sağlamaktır.Ancak reklam mesajımız ne kadar yaratıcı olursa olsun, hedef kitleye ulaşmamızı sağlayacak olan medya aracını yanlış seçmemiz halinde, belki mesajımızın duyulması hatta hakkında söz edilmesi sağlanır, fakat istenen geri dönüş elde edilemeyebilir.

Mevcut bütçe dahilinde veya daha iyi bir ifade ile önceden belirlenmiş stratejik iletişim amaçlarından yola çıkarak; ne zaman, hangi frekansta ve hangi medya araçlarının tercih edilmesi gerektiği sorularının yanıtlarını bulmak gerekmektedir. İdeal yanıtın bulunması ve reklam bütçesinin çeşitli medya araçları arasında paylaştırılması sorunu, genel olarak çözümlenemez; bu sorunun çözümü daha çok sistemli, düzenli bir sıralama içerisinde belirlenir.

Medya planlama aşamalarına bakarsak stratejik kısmın yazılması için tek bir yol olmadığını görürüz, ancak bununla birlikte her bir medya planı içinde bazı ortak alanlar da vardır. Bu ortak alanların medya stratejileri belirlenirken medya planlamacı tarafından göz önüne tutulması gerekmektedir. Bu genel alanlar şunlardır:

1. Pazarın değerlendirilmesi,

2. Medya hedeflerinin tespiti,

3. Hedef kitlenin belirlenmesi,

4. Medya tercihlerinin incelenmesi,

5. Medya karmasının oluşturulması.

Medya planlamanın ilk aşamasında pazarın değerlendirilmesi yapılır. Değerlendirmenin amacı; satışlar ve pazar payı açısından markanın pazardaki geleceğinin belirlenmesidir. Ayrıca pazarın değerlendirilmesi yapılırken planlamacılar rakiplere ait faaliyetleri de incelemelidir. Bu da rakiplerin kimler olduğunu, tercih ettikleri medya araçları, medya harcama analizi gibi konularda rakiplerin takip edilmesi ile olur. Aynı zamanda rakiplerin olduğu kadar medya harcamaları bazında planlamacıların kendilerine ayrılan bütçeyi bilinmesi de son derece önemlidir.

Bundan başka planlamacılar, pazar yerinde coğrafik (dağıtım, bölgesel satışlar gibi), mevsimsellik ve satın alma döneminin incelemesini yaparak markanın pazardaki dinamiğinin geniş bir şekilde anlaşılmasını da sağlamalıdırlar.
Kaynak:http://www.erdalerdogdu.com/reklamcilikadvg/medya-planlamasi-nedir/

Kaynak:http://kocaelitv.com.tr/medya-planlama/

İletişim kampanyasının orijinal ve etkili planlanması, kampanyanın başarılı olması için tek başına yeterli neden değildir.

Medya planlaması hazırlanırken belirlenmesi gereken öncelikli hususlar kampanyada verilecek olan mesajların doğru seçilmesi ve hedef kitlenin belirlenmesidir. Belirlenecek olan anahtar mesajlar doğrultusunda hedef kitle belirlenir ve planlama hazırlanır.

Doğru ve sağlıklı bir medya planı için sistemli bir medya analizi yapılması gerekmektedir. Asıl amaç, belirlenen hedefler doğrultusunda, doğru hedef kitleye, doğru zamanda ve doğru yerde ulaşılmasını sağlayarak satın alma eylemini gerçekleştirmek veya ürün bilinirliğinin artırılmasını sağlamaktır.

Bir medya planlaması hazırlanırken cevap verilmesi gereken sorular vardır;


Kampanyada verilmek istenen ana mesaj nedir?
Hedef kitle (tüketici) kimdir?
Hedef kitleye hangi mecralar aracılığı ile ulaşılmalıdır?
Hangi zamanda yapılmalıdır?
Bütçe nedir?

Medya planlaması 6 süreçte gerçekleştirilebilir;


1.Ürün analizi:

İlk aşamada ürün analizi yapılır. Özellikleri nelerdir, hayatımızdaki yeri nedir, ne olabilir, faydaları nelerdir gibi soruların cevapları bulunarak ürün hakkında geniş çaplı bilgilenme çalışması hazırlanır.

Ürün hakkında her detay bilinmelidir. Pazardaki yeri araştırılır. Ürünün giriş, gelişim, büyüme, olgunluk veya düşüş dönemlerinden hangisinde olduğu kampanya iletişimini belirlemek açısından oldukça önemlidir.


2.Hedef kitle tespiti:

Kampanyanın hangi hedef kitleye hitap edeceğini belirlemek ürünün bilinirliğini artırmak açısından oldukça önemlidir. Ürünün özellikleri ile belirlenen hedef kitlenin özellikleri birbiriyle uyuşmalıdır. Bu sebeple hedef kitle çok iyi analiz edilmelidir. Hedef kitle belirlenirken dikkat edilecek iki önemli unsur vardı;

Hedef kitlenin demografik özellikleri;

Yaş
Cinsiyet
Medeni durum
Sosyoekonomik düzey
Meslek
Eğitim

Hedef kitlenin psikografik özellikleri;

Kişisel ilgi alanları
Tüketim alışkanlıkları


3.Medya araçlarının tercihi ve uygulanacak yöntem:

Bu aşama medya planlamasının en kilit noktasıdır. Hedef kitleye doğrudan ulaşılacak medya araçları seçilmelidir. Hangi bölgede hangi kitle hangi iletişim aracını kullanıyor sorularının çok iyi cevaplanması gerekmektedir.

Bu süreçte ilk sürecin etkileri büyüktür. Ürünün hangi dönemde olduğu medya stratejisini oluşturmak ve araçları seçmek açısından önemlidir.

İletişim kampanyasının etkili olmasındaki önemli unsurlardan biri de medya ile ilişkilerdir.

Belirlenen tarih aralıklarında medya bilgilendirmek amaçlı medyaya basın bültenleri gönderilmelidir. Kampanya bilgilendirmesi yapılmalıdır.

4.Hedeflenen oranların analizi:

İletişim kampanyasının ne kadar anlaşılabilir olduğunu gösteren süreçtir. Kampanya boyunca belirli aralıklarla ufak çaplı kamuoyu yoklaması yapılmalıdır.

5.Bütçe değerlendirmesi:

Bütçe değerlendirmesi yapılır. Kampanyanın başarı oranı ile bütçe karşılaştırılır. Kampanya hedeflerine ulaşılıyorsa kurum kampanya dönemini zarar görmeden verimli şekilde geçiriyor demektir.

6.Raporlama ve değerlendirme;

Medya planlamasının son aşamasıdır. Bütün kampanyanın değerlendirme sürecidir. Kampanya boyunca yapılan analizler birleştirilerek kuruma raporlama yapılır. Bu raporlama ile kampanyanın ne kadar başarılı olduğu, nerelerde başarılı olduğu, kimlere ulaşıldığı, hangi döneminde başarısız olunduğu, bütçeye uygun olup olmadığı gibi unsurlar belirlenir. Ortaya çıkan sonuçlar doğrultusunda iletişim kampanyasında düzenlemeler yapılır.
Kaynak.http://www.halklailiskiler.com/medya-planlamas.html



Bookmarking Servisleri

Bookmark nedir?

Web üzerinden sıkça bağlandığımız servislere ait URL satırlarını saklamamımızı, böylece tek seferde o uzun URL satırını yazmadan ilgili servise erişmemizi olanaklı kılan bir özelliktir ve tüm Web Browser'larda bulunur. Browser'lardaki "Add Bookmark" benzeri bir seçenek kullanıldığında o an bulunduğumuz noktaya ait URL satırı bir "Bookmark" olarak kaydedilir. Bookmark, genellikle, kullandığımız Web Browser menüleri arasında ayrı bir menü olarak görünüz ve her eklediğimiz URL, ilgili menüye ilave 1 satır ekler. Bookmark'ları harici (bir yere bağlğ değilken) olarak ta oluşturmak mümkündür. Bookmark, çok yararlı bir mekanizmadır. Mutlaka kullanmaya çalışmalıyız. msie 'de, Bookmark yerine "Favorites" (Favori Linkler?) kullanılmaktadır. Kullanımı "Bookmark" ile aynıdır. 

Social Bookmarking

Kullanıcılarına internet sayfalarını saklama, organize etme ve site kullanıcılarının eklediği sayfalar arasında arama yapabilme gibi imkânlar sağlayan social bookmarking siteleri, internet deneyimimizin vazgeçilmez parçalarından biri haline gelmek üzere. Bu arada İngilizce bir terim olan “social bookmarking”in tam Türkçe karşılığını bulmak zor ama “sosyal imleme” veya “sosyal etiketleme” terimlerini duyduğunuzda şaşırmayın, büyük ihtimalle aynı şeyden bahsediliyor olacaktır.

Hem internet üzerinden hem de bilgisayarınıza yüklediğiniz programlar aracılığı ile ulaşabileceğiniz birçok uygulama var. Üstelik kaydettiğiniz internet sayfalarını arkadaşlarınızla paylaşabilir, hatta arkadaş bile edinebilirsiniz. Birçok uygulama istediğiniz seviyede gizlilik opsiyonu da tanıyor. Yani kaydettiğiniz siteleri herkesle paylaşmak zorunda değilsiniz. Web 2.0’ın en çok kullanılan özelliklerinden biri olan etiketleme sistemi social bookmarking sisteminin de önemli bir parçası. Kaydettiğiniz siteleri etiketleyerek daha sonra bu sitelere oldukça kolay bir şekilde ulaşabiliyorsunuz.
Tanımdan da anlayacağınız gibi Social Bookmarking giderek önem kazanmakta ve unutmamak lazım ki google da arama motorunu optimize ederken gerçek yaşama göre optimize etmekte. Nasıl ki biz sevdiğimiz bir videoyu facebookta paylaşıyoruz. Google da bizimle aynı mantıkta düşünüyor ve "hımm.. bu adam buraya bu videoyu koyduğuna göre ilgisini çekmiş ve güzel bir şey " diyor ve backlinkinize giriyor.Unutmamak lazım ki google da bize en iyi verileri göstermeyi amaçlıyor ve bunun en iyi yollarından biri de web 2.0 dan sonra Social Bookmarking...

Social Bookmarking giderek önem kazanmakta ve etkilerini yavaş yavaş görmekteyiz.Siz de gecikmeyin derim..

Bazı Bookmarking Servisleri

 StumbleUpon


İnternette sörf yapmak deyimine yepyeni bir anlam kazandırmış sitedir. Yeni siteler keşfetmek isteyen biri için bulunmaz nimettir. İlgi alanlarınıza dair öne çıkan siteleri sizin için bulan, arkadaşlarınızın hangi siteleri size tavsiye ettiğini gösteren ve yeni arkadaşlıklar kurabileceğiniz bir sitedir. Her geçen gün popülaritesi artmaktadır.


Delicious

Hangi tarayıcıyı kullanıyor olursak olalım, hangi düzey internet kullanıcısı olursak olalım hepimiz bazı internet sitelerini sık kullanılanlara ekleriz. Delicious eklediğiniz bu siteleri tasnifleyip sizi takip eden kullanıcılarınızla paylaşıyor. Siz de takip ettiğiniz kullanıcıların favori internet sitelerini inceliyorsunuz.


Digg

 Ayda sadece Amerika’dan 4 milyon benzersiz ziyaretçi alan Sosyal Bookmarking türünde lider sitelerden biri. İnternette güzel bir link bulduğunuzda burada sizi takip edenlerle paylaşıyorsunuz. Daha çok teknoloji alanında yeni haberlerin paylaşıldığı bir site kendisi. Ancak son zamanlarda Twitter’ın patlaması ile biraz daha geri planda kaldı bu site. Tabi kendisini yenilemeye devam ediyor bu da demek oluyor ki henüz silinmeyecek internet dünyasından.

 Reddit

 Digg’e göre biraz daha basit Türkçe desteği bulunan bir Sosyal Bookmarking sitesi. Link paylaşımlarının dışında internet sitesi sahipleri kendi sitelerini Redditte oylamaya da sunabiliyor. Böylelikle sürekli bir ziyaretçi akını da kazanmış oluyorlar. Ama açıkçası bana oldum olası karışık gelmektedir bu site.

Technorati


İnternetteki tüm blogları tarayarak size aradığınız sonucu verir. Bunun dışında blog sahibiyseniz ki bu yazıyı ilgilenip okuduğunuza göre öylesinizdir kendi blogunuzu ekleyerek hitinizi arttırabilirsiniz.


Kaynak:http://www.sosyalsosyal.com/

21 Mayıs 2013 Salı

Profesyonel İş Ağları


Online ortamda profesyonel iş çevrenizle iletişimi artırmak, mevcut ilişkilerinizi güçlendirmek ve sürekli kılmak için sosyal iş ağını kullanırız.

Uzman olduğunuz konularda etkin şekilde görüşünüzü bildirebilir, makaleler yayınlayabilir, ihtiyaç olması durumunda beklemediğiniz bir anda ummadığınız yerlerden iş görüşmelerine çağrılabilir, işiniz için yeni proje ve iş olanakları yaratabilirsiniz. Sektörünüzle yada işinizle ilgili sorularınıza, profesyoneller tarafından kısa zamanda yanıt alabilir yada aynı şekilde sorulmuş sorulara yanıt verebilirsiniz.

20 Mayıs 2013 Pazartesi

İnteraktif Sözlükler


Türkiye interaktif sözlük cenneti. Bu alanda ilk uygulayıcı ekşi sözlük olmuştur ve sonrasında onlarcası peş peşe açılmıştır. Aslında interaktif sözlük ve klonlarının çokluğu eleştirilir, ama bu eleştirilere hiç katılmamakla birlikte, bir interaktif sözlük, herhangi bir forum sitesinden çok daha faydalı ve işlevseldir. Bilgiler daha organizedir, arayüz daha temiz ve sadedir. Konsepti vardır. Seveni çoktur, okuyucusu, takip edeni çoktur.

Twitter Delicious Facebook Digg Stumbleupon Favorites More

 
Design by Free WordPress Themes | Bloggerized by Lasantha - Premium Blogger Themes | Best Hostgator Coupon Code